Key Street sergi salonu sokak konseptinde tasarlanmış olup, salonda 1940-1960’lı yılların atmosferini
yansıtmayı amaçlayan berber salonu, lostra salonu, marangozhane ve döneme ait eşyalarla döşenmiş
bir ev içine yerleştirilmiş terzi dükkânına ait parçalar yer almaktadır. Her bir parça Türkiye’nin yanı sıra
Amerika ve Avrupa’daki çeşitli müzayedelerden ve koleksiyonerlerden temaya uygun şekilde, özenle
bir araya getirilerek oluşturulmuştur.

Dönem halkı için saç kesimi ve sakal tıraşından fazlasını barındıran, sosyal bir alan olarak kabul
edilen berber salonunun yanı sıra ayakkabıların yenilendiği lostra salonu, özel dikim elbiselerin
yapıldığı ve evin bir bölümü kullanılarak oluşturulan terzi dükkânı, ahşabın ustaca işlenerek çeşitli
mobilyalara dönüştüğü marangozhane atölyesi dönemin ruhunu yansıtmaktadır.
Sanayi Devrimi’nin etkisiyle endüstriyel üretime geçiş, bu gibi mesleklerin zaman içerisinde büyük
ölçüde değişime uğramasına sebep olmuştur. Key Street, geçmişin el emeği odaklı mesleklerini ve
yaşam tarzını inceleyebilmeye olanak sağlayan, tarihin ve zanaatın bir arada olduğu özel bir
koleksiyona ev sahipliği yaparak geçmiş döneme açılan bir pencere niteliği taşımaktadır.
Key Street’de yer alan “Walk”, “Don’t Walk” tabelası, 1952 yılı Aralık ayında trafik polisi olan T.T.
Wiley’nin yaya kontrol sistemi ile ilgili denemelerin yeni bir aşamaya gireceğini söylemesinin ardından
kullanılmaya başlanmıştır. İlk kez Broadway ve 34. Sokak’ta yer alan tabela, kırmızı ve yeşil dışında
farklı sinyal renklerinden oluşan uygulamanın ilk örneği olup, günümüz yaya ışıklarının gelişmesini
sağlamıştır.